İçindekiler
1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Daveti: Mekke Dönemi
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Hira Günleri ve İlk Vahyin Gelişi (610)

* Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğup büyüdüğü dönemde Arap Yarımadası’nda putperestlik yaygındı.
* İnsanlar Allah’ın (c.c.) birliği inancından sapmış, putlara tapar hâle gelmişti.
* Her kabilenin kutsal Kâbe’de bir putu vardı. İnsanlar putların önünde dua ediyor, onlar adına kurbanlar kesiyordu. * Kötü davranış ve zararlı alışkanlıklar artmıştı. İnsanlar, hürler ve köleler olmak üzere sınıflara ayrılmıştı.
* Toplumda kız çocukları ve kadınlar hor görülüyor, güçlüler zayıfları eziyordu. İçki içmek, kumar, falcılık yapmak gibi zararlı alışkanlıklar yaygınlaşmıştı.
* Hz. Muhammed (s.a.v.) gençliğinde, Mekke toplumunun içine düştüğü bu kötü durumdan rahatsızlık duyuyor ve sıkılıyordu. Bu sebeple de o, gençlik yıllarından itibaren zaman zaman Nur Dağı’ndaki Hira Mağarası’na gidiyordu. Burada, sakin bir ortamda tek başına kalmanın, Yüce Yaratıcı’yı düşünmenin huzurunu yaşıyordu. Zamanını dua ve tefekkürle geçiriyordu. Hz. Muhammed (s.a.v.) özellikle otuz beş yaşından itibaren Hira Mağarası’na daha sık gidip geliyordu. O, yanına biraz yiyecek ve içecek alıp özellikle ramazan ayını burada geçirmeye önem veriyordu.
İLK VAHİY
* Hz. Muhammed (s.a.v.), 610 yılının Ramazan ayında Hira Mağarası’ndayken vahiy meleği Cebrail (a.s.)
Peygamberimizin (s.a.v.) yanına geldi ve ona “Oku!” diye seslendi. Cebrail’i (a.s.) karşısında gören Hz. Muhammed (s.a.v.), çok heyecanlandı ve “Ben okuma bilmem.” dedi. Cebrail (a.s.) Peygamberimize (s.a.v.) tekrar
“Oku!” diye hitap etti. Hz. Peygamber (s.a.v.) okuma bilmediğini yineledi. Cebrail (a.s.) üçüncü kez “Oku!”
deyince Hz. Muhammed (s.a.v.) “Ne okuyayım?” dedi. Bunun üzerine Cebrail (a.s.) “Yaratan Rabb’inin
adıyla oku! O, insanı embriyodan yarattı. Oku! İnsana bilmediklerini belleten, kalemle (yazmayı) öğreten Rabb’in en büyük kerem sahibidir.” anlamına gelen Alak suresinin ilk beş ayetini indirdi. Böylece Hz. Peygamber (s.a.v.) Yüce Allah’tan (c.c.) ilk vahyi aldı. Peygamberimiz (s.a.v.) bu sırada kırk yaşındaydı.
* Peygamberimize (s.a.v.) inen ilk ayetlerin “Oku!” emriyle başlaması ve bu ayetlerde kaleme vurgu yapılması İslam’ın ilme önem verdiğinin bir göstergesidir. Ayrıca Hz. Peygamber’e (s.a.v.) indirilen ilk ayetlerde insan yaratılışına dikkat çekilmekte ve Allah’ın (c.c.), kullarına karşı çok cömert olduğu ifade edilmektedir. Böylece Allah’ın (c.c.) yüceliği ve gücü vurgulanmaktadır.
Hz. Hatice’nin Tepkisi
* Hz. Peygamber (s.a.v.), Hira Mağarası’nda Cebrail’den (a.s.) ilk vahyi aldıktan sonra telaşlı bir şekilde hızla evine döndü. Yaşadığı olayı eşi Hz. Hatice’ye (r.a.) anlattı. Hz. Hatice (r.a.), Peygamberimizi (s.a.v.) sakinleştirmeye çalıştı
ve ona şöyle dedi: “Korkma! Allah’a yemin ederim ki O seni hiçbir zaman utandırmaz. Çünkü sen, akraba hakkına riayet edersin, doğru konuşursun, âciz olanların işini yüklenirsin. Fakiri doyurur, misafiri ağırlar, halka yardım
edersin.”
* Hz. Hatice (r.a.) daha sonra Peygamberimizi (s.a.v.) Yahudilik, Hristiyanlık gibi dinler hakkında bilgili bir kimse olan amcasının oğlu Varaka’ya götürdü. Varaka, Hz. Peygamber’i (s.a.v.) dinledikten sonra şunları söyledi: “Müjde sana ya Muhammed! Allah’a yemin ederim ki sen Hz. İsa’nın haber verdiği son peygambersin. Gördüğün melek senden önce Cenab-ı Hakk’ın Hz. Musa’ya göndermiş olduğu Cibril (Cebrail)’dir…” Varaka’nın bu sözleri Hz. Muhammed’i (s.a.v.) hem rahatlattı hem de peygamberlik gibi önemli bir görevin sorumluluğunu hissetmesini
sağladı.
Fetretü’l – Vahiy
* İlk vahiyden sonra bir süre Peygamberimize (s.a.v.) vahiy gelmedi. Bu süreye, “Vahyin kesintiye uğraması” anlamında “Fetretü’l – Vahiy” denir. Bu arada Hz. Peygamber (s.a.v.) Hira Mağarası’na gidip gelmesini sürdürdü. Bir gün Peygamberimiz (s.a.v.), Hira Mağarası’ndan dönerken yine Cebrail’i (a.s.) gördü ve büyük bir heyecan içinde evine döndü. Eve geldiğinde yatağına uzandı ve eşine “Beni örtünüz, beni örtünüz.” diye seslendi. Peygamberimiz (s.a.v.) yatağında dinlenmeye çalışırken Cebrail (a.s.), Hz. Peygamber’e (s.a.v.) ikinci kez geldi ve Müddessir suresinin ilk beş ayetini indirdi. Yüce Allah (c.c.) bu ayetlerde şöyle buyurmaktadır: “Ey örtünüp bürünen (Resulüm)! Kalk da uyar. Rabb’ini yücelt. Elbiseni tertemiz tut. Kötü şeyleri terk et.” Böylece Peygamberimiz (s.a.v.) insanları İslam’a davet etmeye başladı.
Onları yalnızca Allah’a (c.c.) inanıp ibadet etmeye, putlara tapmaktan vazgeçmeye çağırdı. O, Mekkeli müşriklerin tepkisini çekmemek ve onların baskılarına maruz kalmamak için İslam’a davetine ilk önce en yakınlarından başladı. Hz. Peygamber’e (s.a.v.) ilk inanan kişi eşi Hz. Hatice (r.a.) oldu. Onun ardından amcasının oğlu Hz. Ali (r.a.), azatlı kölesi Hz. Zeyd bin Harise (r.a.) ve en yakın arkadaşı Hz. Ebu Bekir (r.a.) Müslüman oldular. Bunlara tarihte “ilk Müslümanlar” denir.
İLK MÜSLÜMANLAR
Hz. Hatice (r.a.):
Mekke’nin ticaretle uğraşan insanlarından biriydi. O, güzel ahlakı, iffetli oluşu ve çalışkanlığı ile tanınıyordu. Hz. Muhammed (s.a.v.) gençliğinde onun ticaret kervanlarının idaresini yürüttü. Peygamberimiz (s.a.v.), Hz. Hatice (r.a.) ile bu süreçte tanıştı ve yirmi beş yaşındayken onunla evlendi. Onların bu evliliklerinden Kasım, Abdullah, Zeynep, Rukiye, Ümmü Gülsüm ve Fâtıma adlarında altı çocukları oldu. Hz. Hatice (r.a.), Peygamberimize (s.a.v.) büyük bir sevgi ve saygıyla bağlıydı. Peygamberimize (s.a.v.) ilk vahiy geldiğinde, hiç tereddüt göstermeden ona inandığını belirtti. Vefat edene kadar da maddi ve manevi olarak her zaman Hz. Peygamber’e (s.a.v.) destek ve yardımcı oldu.
Hz. Ali (r.a.):
Peygamberimizin (s.a.v.) amcası Ebu Talip’in oğludur. Hz. Muhammed (s.a.v.), Hz. Hatice’yle (r.a.) evlendikten sonra amcasına destek olmak için küçük yaşta Hz. Ali’yi (r.a.) yanına aldı ve onun bakımını kendisi üstlendi. Hz. Muhammed (s.a.v.) peygamberlikle görevlendirildiğinde, henüz çocuk yaşta olmasına rağmen Hz. Ali (r.a.), Peygamberimizin (s.a.v.) yanına gelerek Müslüman olduğunu bildirdi.
Hz. Zeyd (r.a.):
Peygamberimizin (s.a.v.) azatlı kölesidir. O, Hz. Peygamber’i (s.a.v.) çok seviyordu ve ona çok bağlıydı. Peygamberimiz (s.a.v.), Hz. Zeyd’i (r.a.) azat edip hürriyetine kavuşturduğunda o, ailesinin yanına dönmemiş ve Resullullah (s.a.v.) ile birlikte kalmayı tercih etmiştir. Hz. Muhammed (s.a.v.), peygamberlikle görevlendirildiğinde ona ilk inananlardan biri olmuştur.
Hz. Ebu Bekir (r.a.):
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) çocukluk ve gençlik yıllarından itibaren en yakın arkadaşı ve samimi bir dostuydu. O, ticaretle uğraşıyordu ve Mekkelilerin en zenginlerinden biriydi. Herkes ona büyük bir sevgi ve saygı duyuyordu. Hz. Ebu Bekir (r.a.), Hz. Muhammed’in (s.a.v.) peygamberlikle görevlendirildiğini duyunca hemen onun yanına geldi
ve şehadet getirip Müslüman oldu.
* Hz. Muhammed (s.a.v.), İslam’ı Mekke’de üç yıl gizlice yaymaya çalıştı. Öncelikle İslam’ı en yakınlarına, tanıdığı ve güvendiği insanlara tebliğ etti. Zaman zaman yeni Müslüman olanlarla Erkâm adlı sahabinin evinde gizlice bir araya geldi. Onlara İslam’ı anlattı ve kendisine inen ayetleri okudu.
* Hz. Peygamber (s.a.v.), bu gizli davetle birlikte yeni Müslüman olanları, müşriklerin baskı ve eziyetlerinden korumayı amaçladı ve birçok kişinin İslam’a girmesini sağladı. Osman bin Affan (r.a.), Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a.), Talha bin Ubeydullah (r.a.), Ammar bin Yasir (r.a.), Bilal-i Habeşi (r.a.), Ebu Zer el-Ğıfari (r.a.) bunlardan bazılarıdır.
Bizleri İBRAHİM HOCA DİKAB olarak YouTube den takip edebilirsiniz.
DKAB ÖĞRETMENLERİNE ÖZEL FACEBOOK GRUBUMUZA KATILIN