En Güncel

ZEKAT VE SADAKA

İçindekiler

ZEKAT VE SADAKA

1. İSLAM’IN PAYLAŞMAYA VE YARDIMLAŞMAYA VERDİĞİ ÖNEM

   “Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez. Onu düşman eline bırakmaz. Her kim Müslüman kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun ihtiyacını giderir. Her kim bir Müslümanın bir sıkıntısını giderirse Allah da onun kıyamet sıkıntılarından bir sıkıntısını giderir. Her kim dünyada, bir Müslümanın (ayıbını) örterse Allah da kıyamet günü onun (ayıbını) örter.”

(Müslim, Birr, 58.)

Yardımlaşma insan için vazgeçilmez bir ihtiyaçtır.

İnsan doğumundan ölümüne kadar hayatını yardımlaşma sayesinde sürdürebilir.

Toplumda herkes bir diğerine muhtaçtır.

İslam da yardımlaşma ve paylaşma ile zengin-fakir arasındaki ekonomik farkın açılmaması hedeflenmektedir.

İslam dini insana ve topluma faydalı olan hususlarda yardımlaşmayı emrederken zararlı ve kötü olan işler üzerinde yardımlaşmayı yasaklamıştır.

“…İyilik ve takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın. Allah’a karşı gelmekten sakının…”        (Mâide, 2.)

Müslüman paylaşma ve yardımlaşmaya yakın çevresinden başlamalıdır.

İhtiyaç sahibinin onurunu koruyarak yardımlaşma yapılmalıdır.

“Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez. ”(Nisa, 36)

“Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça, gerçek iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu hakkıyla bilir.” (Âl-i İmrân, 92.)

Paylaşma ve yardımlaşma her Müslümanda olması gereken bir özelliktir.

“Müminler birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet etmede ve şefkat göstermede bir bedenin organları gibidir. Bedenin bir organı rahatsızlandığında diğer organlar da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıya ortak olur.” (Müslim)

Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

   Zalim de olsa mazlum da olsa kardeşine yardım et.” Bunun üzerine birisi, “Ey Allah’ın Resulü! Eğer mazlumsa yardım ederim. Ama zalimse ona nasıl yardım edeceğim?” dedi. Hz. Peygamber buyurdu ki: “Onu zulümden uzaklaştırırsın veya onun zulmüne engel olursun. İşte bu ona yapacağın yardımdır.”  (Buhârî, İkrah, 7.)

 İSLAM DİNİ

            Yardımlaşma konusunda Müslümana yol gösterir.

İnsanı cimrilik ve bencillik tutsaklığından kurtarıp paylaşmanın verdiği mutluluğa ulaştırmak ister.

Herkese kendi durumuna göre yardım etmeyi tavsiye eder.

Paylaşma ve yardımlaşma duygusunu güçlendirmeyi amaçlar.

Hz. Muhammed (s.a.v.) her konuda olduğu gibi yardımlaşma konusunda da en güzel örnektir.

O, yardımın büyüklüğünün değil, yardımı yapanın niyetinin ve samimiyetinin önemli olduğunu öğretir.

Bir tebessümle de olsa yardımlaşmaya teşvik eder.

Ensar-Muhacir kardeşliği örneği.

 

2.ZEKÂT VE SADAKA İBADETİ

ZEKAT

       Sözlükte : Temizlenme, çoğalma, bereket, gelişme gibi anlamlara gelir.

Terim olarak: İslam’ın beş şartından biri olan zekât, dinen zengin sayılan Müslümanların yılda bir kez mallarının belli miktarını ihtiyaç sahiplerine vermelerine denir.

Zekat mal ile yapılan FARZ ibadettir.

Hicretin 2.Yılında Müslümanlara farz kılınmıştır.

    “Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin. Kendiniz için her ne iyilik işlemiş olursanız, Allah katında onu bulursunuz. Şüphesiz Allah bütün yaptıklarınızı görür.”   (Bakara, 110.)

ZEKAT KİMLERE FARZDIR ?

-Müslüman

-Akıllı

-Ergenlik çağına girmiş olmak

-Zengin olmak.( Asli ihtiyaçları hariç 85 veya 80,18 gr. Altın veya buna eş değer döviz vs. mala sahip olmak.) ( Tevbe, 60.)

 

ZEKAT KİMLERE VERİLMEZ ?

– Usül ( öz ana, öz baba, dede, nine )

– Fûru ( öz çocuklar ve torunlar)

– Zenginlere

– Müslüman olmayanlara

– Eşler birbirine

-Kurumlara ( Ancak zekatı, verilecek yerlere ulaştıran hayır kurumları müstesna.)

– Ehl-i Beyt’e (Peygamberimiz’in ailesi ve yakınları)

ZEKAT KİMLERE VERİLİR ?

-Fakirlere

-Düşkünlere

-Zekat toplayan memurlara

-Kalpleri İslam’a ısındırılacak olanlara

-Kölelere

-Borçlulara

-Allah yolunda cihat edenlere

-Yolda kalmışlara

– Küçük ve akıl hastalarına

(Bunlar adına velilerine verilir.)

ZEKÂTIN GEÇERLİLİK ŞARTLARI

-Niyet (Zekata niyet edilmeli)

– Temlik (Zekat malının karşı tarafın mülküne geçmelidir.)

 

ZEKAT VERİLECEK MALDA ARANAN  ŞARTLAR

-Nisap miktarına ulaşması.

– Nema (artıcı) olması.

– Nisap miktarın malın üzerinden 1 yıl geçmesi.(Tarım ürünlerinde bu şart yoktur.)

– Malın sahibi olunması.

 

HAYVANLARIN ZEKATI

KÜÇÜKBAŞ :  1/40

40 – 120 = 1 koyun

121 – 200 = 2 koyun

SIĞIR-MANDA

1/30

30-40 = Bir tane 2 yaşında buzağı

DEVE :deve 1024x1024 1

Birer yaşını bitirmiş beş deve için 1 koyun

TOPRAK ÜRÜNLERİNİN ZEKATI

Toprak ürünlerinden alınan zekâta ÖŞÜR adı verilir.

MASRAF GEREKTİRMEYEN = 1/10

MASRAF GEREKTİREN = 1/20

ALTIN, GÜMÜŞ, PARALARIN ZEKÂTIALTIN 1

NİSAP MİKTARLARI

ALTIN = 80,18 veya 85 gr.

GÜMÜŞ = 561 gr.

1/40 yani %2,5 zekât verilir.

MADENLERİN ZEKÂTI

Çıkan madenin miktarına bakılmaksızın

1/5 oranında zekât verilir.

 

HAVAİC-İ ASLİYE (TEMEL İHTİYAÇLAR) NELERDİR?

Bir Müslümanın; Kendisi ve ailesinden bakmakla yükümlü olduğu kimselerin yeme, içme, barınma, giyinme, sağlık, eğitim, ulaşım gibi giderleridir.

 

ÖNEMLİ

-Zekât verilen kimseleri incitmemek için son derece hassas davranılması gerekir.

“Allah’ın (c.c.) hoşnutluğunu kazanma niyetiyle insanları incitmeden verilen zekât, malı artırır ve bereketlendirir.”

“Onların mallarında (yardım) isteyen ve (iffetinden dolayı isteyemeyip) mahrum olanlar için bir hak vardır.”(Zâriyat, 19) ayetiyle açıklanmıştır.

“Eğer (borçlu) zorluk içindeyse, ona elverişli bir zamana kadar süre (verin). (Borcu) Sadaka olarak bağışlamanız ise, sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz.” (Bakara, 280)

SADAKA

SÖZLÜK ANLAMI: Doğru söylemek ve verdiği sözde durmak demektir.

TERİM ANLAMI: Bir Müslümanın Allah’ın sevgisini kazanmak amacıyla yaptığı hayırlı işlerin tamamı için kullanılır.

– Sadaka kapsamlı bir ibadettir.

– Herkes imkânına göre sadaka ibadetini yerine getirebilir.

– Zengin olanlar büyük yardımlar yapabilir.

– Maddi imkânı kısıtlı olanlar ise sahip oldukları ölçüsünde sadaka verebilirler.

– Maddi yardım yapamayanlar başka şekillerde insanlara yardım ederek bu ibadeti yapmış olurlar.

“Kardeşine gülümsemen senin için bir sadakadır…”(Tirmizi)

“Allah yolunda harcama yapın; kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik edin, kuşkusuz Allah iyilik edenleri sever.” (Bakara, 195)

 

SADAKA ÇEŞİTLERİ

  • Fıtır Sadakası (fitre)
  • Sadaka-i Cariye
  • Fidye

 

Fıtır Sadakası (fitre)

SÖZLÜK ANLAMI: Yaratılış, Ramazan’ın sona ermesi ve iftar vakti orucun açılması gibi anlamlara gelmektedir.

TERİM ANLAMI: Yüce Allah’ın bize bahşettiği varlığımızın bir şükrü, Ramazan ayında oruçluyken istemeden yaptığımız kusurlu davranışlarımızın bir özrüdür.

Fitre, ailedeki kişi miktarınca verilir. Yeni doğan çocuğun fitresini aile reisi verir.

Fıtır sadakasının bayram namazı vaktine kadar verilmesi gerekir.

Fıtır sadakası vermek nisab miktarı malı olan Müslümanlar’a vaciptir.

Fıtır sadakası olarak verilecek sadakanın miktarı, veren kişinin bir günlük yemek masrafı kadardır.

Fıtır sadakası zekât verilebilecek durumda olanlara verilir.

Fitre verirken akrabaları, yakın komşuları, ihtiyacı olduğunu bildiğimiz kimseleri öncelememiz doğru olur.

Fitre miktarının alt sınırı her yıl Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından ilan edilir.

Bu ibadetleri yaparken kimseyi incitmemek gerektiği unutulmamalıdır. Çünkü Yüce Allah ancak başa kakmadan yapılan yardımları kabul edeceğini Kur’an-ı Kerim’de şöyle haber vermektedir:

“Mallarını Allah yolunda harcayan, sonra da harcadıklarının peşinden (bunları) başa kakmayan ve gönül incitmeyenlerin, Rableri katında mükâfatları vardır. Onlar için korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de. (Bakara, 262)

Sadaka-i Cariye

Öldükten sonra bile amel defterimize sevap yazdıran, amel defterini kapatmayan sadakadır.

Cami, yol yapmak, ağaç dikmek, çeşme, faydalı ilmi eser bırakmak gibi insanların faydalandığı her çeşit güzel işlerdir.

“İnsan ölünce, üç şey hariç ameli kesilir: Sadaka-i cariye, faydalı ilmi eser bırakmak veya ona dua ve istiğfar edecek sâlih evlat.” [Müslim]

Herkes cari sadaka olarak cami yaptıramaz, ilmi eser yazamaz. Ama kolayı var. Faydalı bir eserin dağılmasına sebep olmak da, o kitabı yazmak gibi sevap getirir.

Bir hadis-i şerif meali: “Mümine, öğrenip yaydığı ilmin sevabı, ölümünden sonra da devam eder.” [İbni Mace]

 

Fidye

SÖZLÜK ANLAMI: Bir kimseyi bulunduğu sıkıntılı durumdan kurtarmak için ödenen bedel demektir.

TERİM ANLAMI: Oruç ibadetinin eda edilememesi sebebiyle veya hac ibadetinin edası sırasında işlenen birtakım kusurların giderilmesi için ödenen maddi bedeli ifade eder.

Kur’an-ı Kerim’de, “Oruç tutmaya güç yetiremeyenler, bir yoksul doyumu fidye öder.” (Bakara, 2/184) buyrulmaktadır.

Buna göre ihtiyarlık ve şifa ümidi olmayan bir hastalık sebebiyle oruç tutamayan kimse, daha sonra bu oruçları kaza etme imkânı bulamazsa, her gününe karşılık bir fidye öder.

(Serahsî, el-Mebsût, III, 100; İbn Kudâme, el-Muğnî, IV, 395-397).

 

İnfak

SÖZLÜK: “Tükenmek, tamamlanmak, son bulmak” mânasındaki nefk kökünden türetilen infâk “bitirmek, yok etmek; yoksul düşmek” gibi anlamlara gelirse de daha çok “para veya malı elden çıkarmak” mânasında kullanılmaktadır.

TERİM: “Allah’ın hoşnutluğunu elde etme amacıyla kişinin kendi servetinden harcama yapması, muhtaçlara aynî ve nakdî yardımda bulunması” demektir. Bu bakımdan infak, farz olan zekâtı ve gönüllü olarak yapılan her çeşit hayrı içermektedir.

İnfakın Önemi, Amacı, Hangi Mallardan Kimlere Ve Nasıl Verileceği, Karşılığında Vaad Edilen Ödüller Şu Şekilde Özetlenebilir:

  1. a) İnfak ve tasadduk gösterişten uzak, yalnız Allah rızâsı için yapılmalıdır.
  2. b) İnfakta bulunan kişi onu alıp kabul edenin onurunu zedeleyecek davranışlardan kaçınmalıdır.
  3. c) Yapılan yardım en iyi ve en kaliteli mallardan seçilmelidir.
  4. d) İnfakın yerine ulaşması için gerçek ihtiyaç sahipleri tesbit edilmelidir.

 

3. ZEKÂT VE SADAKANIN BİREYSEL VE TOPLUMSAL FAYDALARI

-Zekât ve sadaka ibadetleri islam dininde çok önemlidir.

-Zekât ve sadaka dinen benzer olan kavramlardır.

-Aralarındaki fark ise zekat farz olan bir ibadet, sadaka ise gönüllü yapılan bir ibadettir.

BİREYSEL FAYDALARI

  1. Kişisel olarak huzuru sağlar.
  2. Kişinin sahip olduğu mal varlığını temizler, Allah’ın izni ile çoğaltır ve bereketlendirir.
  3. Kişinin şefkat ve merhamet duygularını gelişmesine katkı sağlar.
  4. Cömertlik duygusunu geliştirir.
  5. Cimrilikten uzak kalmamıza yardımcı olur.
  6. Kişiyi kin ve nefret duygularından arındırır.

TOPLUMSAL FAYDALARI

  1. Toplumda paylaşma ve yardımlaşmayı artırır.
  2. Toplum içinde ekonomik denge sağlanır.
  3. Toplum içinde sevgi ve saygı kavramı oluşur.
  4. Sosyal adalete katkı sağlar.
  5. Yoksul ve ihtiyacı olan insanlara yardım sağlar.
  6. Toplumsal huzuru sağlar.
  7. Zengin ile fakir arasındaki maddi farkın açılmamasını sağlar.

ZEKÂT VERİRKEN DİKKART EDİLECEK HUSUSLAR !

Askıda ekmek, zimem defteri ve sadaka taşı yardım etmede gizliliğin yanında infak kültürünün en güzel örnekleridir.

*Malların iyisi zekât olarak verilmelidir.

*Niyet edilmelidir.

*Zekât verilen insanlar söz ve davranışlar ile incitilmemelidir.

*Öncelikli amacın Allah’ın rızası olduğu unutulmamalıdır.

*Zamanında verilmelidir.

*Riya, gurur ve kibire kapılmamalıdır.

*Öncelik yakındakilere olmalıdır.

*Gerçek ihtiyaç sahipleri aranıp bulunmalıdır.

ÖRNEK

Ramazanda iftarlarda yemek ikram etmek,

Bayramlarda, düğünlerde çocuklara harçlık vermek, arkadaşlarımıza bir şeyler ısmarlamak günlük hayatımızdan infak kültürünün bazı yansımalarıdır.

BİLGİ KUTUSU

VAKIF: İslam’a göre helal kabul edilen mallardan faydalanma hakkını Allah’ın (c.c.) rızasını umarak toplumun kullanımına veren hayır kurumudur.

Kur’an-ı Kerim’de vakıfla ilgili ayet şudur:

“En çok sevdiğiniz şeyleri Allah yolunda harcamadıkça hayra tam olarak erişemezsiniz.” (Âl-i İmran, 92)

Hz. Peygamber, vakıf yapma konusunda Müslümanlara öncü olmuş ve Medine’deki yedi parça arazisini Müslümanlara vakıf olarak bağışlamıştır.

Bugün çevremizde bulunan pek çok okul (belki içinde eğitim gördüğümüz okul da dâhil olmak üzere) hastane, cami gibi çeşitli yardım kurumları sadece Yüce Allah’ın rızasını kazanmak amacıyla infak kültürü sayesinde inşa edilmişlerdir.

4. BİR PEYGAMBER TANIYORUM: HZ. ŞUAYB (A.S.)

 

GENEL BİLGİLER

Medyen ve Eyke halkına gönderilmiş peygamberdir.

Soyu Hz. İbrahim’e dayanır.

Kur’an-ı Kerim’de adı 11 yerde geçer.

Hz. Musa ile aynı dönemde yaşamış, Musa peygamberin kayınpederidir.

Kavmine güzel söz söylemesi, tatlı ve tesirli hitap etmesi sebebiyle kendisine Hatîb-ül-Enbiyâ (Peygamberlerin hatibi) denildi.

İnsanlara İbrahim (as)’a bildirilen dinin emir ve yasaklarını tebliğ etti.

Gönderildiği kavimleri tevhide, ölçü ve tartıda hile yapmamaya davet etti.

 

Hz. ŞUAYB’In peygamberliği

–  Allahu Teala her Peygamberi bir topluma elçi olarak gönderilmiştir.

–  Ancak bazı peygamberleri ise iki topluma gönderdiği de olmuştur bunlardan birisi de Hz Şuayip’tır.

–  O ilk önce kendi halkına Medyen’e sonra da aynı dili konuştukları yakınlarında bulunan Eyke’ye Nebi olarak görevlendirilmiştir.

–  Medyen ve Eyke halkı; Putperest, ölçü ve tartıda hile yaparak kazanç elde eden iki kavimdi.

“Medyen’e kardeşleri Şuayb’ın peygamber olarak gönderdik. Şuayb: ‘Ey kavmim! Allah’a kulluk edin, ahiret gününe Ümit besleyin ve yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.’ Dedi.” (Ankebut, 36)

– Medyen ve Eyke de hakim olan dini inanç putperestlikti.

Hz Şuayip kavmini belli başlı konularda uyarmıştır. Bunlar şöyledir:

  1. a) Hz Şuayb halkını Tevhid inancına Allah’ın bir olduğuna ve sadece ona kulluk edilmesi gerektiğine çağırdı.
  2. b) Ölçü ve tartıya riayet edin insanlar ile olan ticari ilişkilerini de ile yapmayın.
  3. c) Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın.
  4. d) İnsanların mallarını zorla ellerinden almayın haksız kazanç sağlamayın.

–  Hz. Şuayb (a.s.) bize kendi döneminde ortaya koyduğu tebliğ mücadelesiyle tanıtılmaktadır.

– Hz. Şuayb (a.s.), Medyen halkına gönderilmiş bir peygamberdi.

MEDYEN;

–  Ticaret yolları üzerinde kurulmuş önemli bir şehirdi.

–  Ekonomik faaliyetleri de büyük ölçüde ticarete dayanıyordu.

–  Bir olan Allah’a kulluk etmeyi unutmuşlardı.

–  Ticaretlerinde de hile yaparak haksız kazanç elde etmeyi meşru görüyorlardı.

– Kur’an’da Hz. Şuayb’ın (a.s.) halkını uyarması şu şekilde bildirilmiştir:

“Ey kavmim ölçüyü ve tartıyı adaletle tam yapın. İnsanların eşyalarını (mallarını ve haklarını) eksiltmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın. Eğer inanan kimselerseniz Allah’ın bıraktığı helâl kazanç sizin için daha hayırlıdır. Ben sizin başınızda bir bekçi değilim..”(Hûd, 85-86.)

– Hz. Şuayb (a.s.) gelen tepkilere aldırmadan insanları Allah’a (c.c.) inanmaya, ölçü ve tartıda yaptıkları hilelerden vazgeçip ticaretlerinde adil olmaya çağırdı.

– Medyenliler menfaatlerine zarar vereceğini düşündükleri için Hz. Şuayb’ın (a.s.) bu davetini kabul etmeye bir türlü yanaşmadılar.

–  Hatta başkalarının da inanmaması için çaba sarf ettiler.

–  Medyenlilerin küçümsemelerine, dışlamalarına ve tehditlerine rağmen Hz. Şuayb (a.s.) tebliğinden vazgeçmedi.

–  Medyen halkı inat ederek Allah’a kulluktan yüz çevirdiler.

–  Hz. Şuayb kavmini defalarca uyarmasına rağmen, onlar onu dinlemeyip hatta öldürmeye kalktılar.

–  Bunun üzerine Medyen halkı bir sabah korkunç bir sarsıntı sonucu yere çöktüler ve bir daha kalkamadılar.

– Hz. Şuayb (a.s.) ve ona inananlar Yüce Allah’ın yardımıyla kurtuldular.

EYKE;

* Durumu Medyen den çok farklı değildi.

*  Onlar putlara tapıyor sosyal hayatta ahlaksızlık en üst boyutta ve ticari hayatta da ölçüde ve tartıda hile yapıyorlardı.

*  Hz Şuayb onları da bu hususlarda uyardı. Ancak eykeliler de tıpkı medyenliler gibi Hz Şuayb’ı yalanladılar ve onu sihir yapmakla suçladılar.

“Ey Şuayb muhakkak sen sihirlenmişlerdensin. Sen de ancak bizim gibi bir beşerden başka bir şey değilsin. Hem biz Muhakkak seni yalancılardan sanıyoruz. Eğer doğrulardan isen Haydi Gökten Bir tabakayı üzerimize düşürüverde bizi öldür dediler.”

*  Hz. Şuayb (as) eyke halkının da kendisine inanmaması üzerine durumu Rabbine havale etti.

*  Allahu Teala kavurucu sıcağın arkasından gelen büyük bir ses ile onları yok etti.

“Şayet  doğru sözlü isen, Gök’ten üstümüze bir kütle(göktaşı) düşür.  Şuayb dedi ki Rabbim, yaptıklarınızı daha iyi bilir. Arkasından onu yalanladılar. Böylece, ‘gölge günün azabı’ onları yakaladı. Muhakkak o, bir günün azabıydı.” (Şuara, 187-189).

*  Şuayb ve inananları ise Mekke şehrine yerleştiler.

 

ÇIKARILACAK DERSLER:

  1. Bir Müslüman Medyenlilerin yaptığı gibi ölçü ve tartıda hile yapmamalıdır.
  2. İnancına yaraşır biçimde ticari hayatta dürüst olmayı kendisine ilke edinmelidir

5. BİR SURE TANIYORUM: MAÛN SURESİ VE ANLAMI

Genel Bilgiler

  • Kuran-ı Kerim’in Suresidir.
  • 7 ayetten oluşur.
  • Mekke döneminde inmiştir.
  • Adını son ayette geçen ‘‘yardım’’, ‘’iyilik’’, ‘komşuların günlük olarak birbirinden alıp verdikleri ihtiyaç maddeleri’’ anlamına gelen ‘Maun’ kelimesinden almıştır.
  • ‘‘Eraeytellezi’’ suresi olarak da adlandırılır.
  • Namazlarda Fatiha suresinden sonra okunan kısa surelerdendir.

Ekran goruntusu 2021 04 12 183628

OKUNUŞU:

Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.

Eraeytellezî yukezzibu bi’d-dîn.

Fezâlike’l-lezî yedu’ul-yetîm.

Ve lâ yehuddu alâ ta’âmi’l-miskîn.

Feveylun lil-musallîn.

Ellezînehum an salâtihim sâhûn.

Ellezînehum yurâûn.

Ve yemne’ûne’l-mâ’ûn.

ANLAMI:

  • ﴾1﴿ Gördün mü dini yalan sayanı?
  • ﴾2﴿ İşte odur yetimi itip kakan;
  • ﴾3﴿ Ve yoksula yedirmeyi özendirmeyen!
  • ﴾4﴿ Vay haline o namaz kılanların ki,
  • ﴾5﴿ Onlar namazlarının özünden uzaktırlar.
  • ﴾6﴿ Onlar halka gösteriş yaparlar.
  • ﴾7﴿ Hayra da engel olurlar.

 

KONUSU:

  • Allah’ın nimetlerini ve hesap gününü inkâr eden nankör ve amellerini gösteriş için yapan riyakâr insanlardan,
  • Yardım ve iyiliğe engel olanlar ve
  • Yetimlere ve yoksullara kötü davranan, onlara sevgi ve şefkat göstermeyen kimselerin ahiret gününe gerçek anlamda inanmadıkları ifade edilmiştir.
  • Maûn suresinde namaz kılmalarına rağmen yardımlaşma bilincine sahip olamayan bencil insanların; kıldıkları namazlarının özünden uzak oldukları, ibadetlerini gösteriş olsun diye yaptıkları ve hayra engel oldukları dile getirilmektedir.
  • Surede, biri Allah’ın (c.c.) nimetlerini ve hesap gününü inkâr eden nankör, diğeri amellerini gösteriş için yapan riyakâr olmak üzere iki tip insan tasvir edilmektedir.

 

Bizleri İBRAHİM HOCA DİKAB olarak YouTube den takip edebilirsiniz.

    DKAB ÖĞRETMENLERİNE ÖZEL FACEBOOK GRUBUMUZA KATILIN

Hakkında İbrahim Neşeli

Bir yanıt yazın